Vajinismus

Vajinismus

Vajinismus, kadın ve erkeğin cinsel olarak birleşmesinin gerçekleşmeme durumunu ifade eden, cinsel birleşmeden korku, endişe ve kaygı duyma durumudur. Toplumda %10 oranında görülmektedir yani her yeni evli 10 çiftin birisinde vajinismusa rastlanmaktadır.
Vajinismusun kökeninde %90 psikolojik faktörler %10’da anatomik faktörler rol oynamaktadır. Anatomik faktörler değerlendirildiğinde vajinanın girişindeki bölmelerin varlığı ,anatomik anomaliler ilk ilişkide ağrı hissedilmesine sebep olabilir ve bu da kadının ilişkiden kaçınmasına kendini kasmasına ve geri çekmesine sebep olabilir. Eğer altta yatan psikolojik bir sebep yoksa anatomik anomali düzeltildiği zaman ilişkide herhangi bir problem yaşanmaz ve terapiye ihtiyaç kalmaz. %90 hastada psikolojik faktörler rol almaktadır. Psikolojik faktörlerin temelinde evlilik öncesi duyulan bazı yanlış bilgilerden, anlatılan kötü hikayelerden kaynaklanan bilinçaltı korkular vardır.
İlk geceyle ilgili aşırı ağrı, acı hissi ya da yırtıkların oluşacağına dair duyulan hikayeler genellikle genç kızların bilinçaltına yer edinir ve ilk gece ilişkinin başarısız olması durumunda ya da bu fikirlerle kendisinin korkması ve kendisini kasması durumunda ilişkinin gerçekleşmemesi üzerine bilinçaltı devreye girer ve vajinismus hastalığı ortaya çıkar.
Çok acıyacak çok kanayacak endişesi olan kadın kendini kasmaya başlar vajinada kuruluk meydana gelir ve vajen girişini bir duvar gibi algıladığını söyler. Beden hareketiyle bacağını kapatarak kendini kasarak eliyle eşini engelleyerek birleşmenin olmasına bilinç altındaki korkular nedeniyle engel olur. Daha önce duyulan yanlış bilgiler neticesinde bu korkular gelişebileceği gibi çocukluk dönemindeki travmalar, ekranda izlenilen bazı görüntülerden edinilen korkular da bu hastalığı tetikleyebilir.
Bazen de anatomik bozukluklar nedeniyle ilişkinin tekrar tekrar denenmesi, başarılı olmaması psikolojik faktörleri tetiklemektedir. Yani hem hastada bir vajinal giriş deformitesi olup birde üzerine korkular eklenmesi olabilir. Böyle bir durumda sadece bu anatomik deformiteleri düzeltmek işe yaramayabilir ve psikolojik faktörler de olduğu gibi terapi ihtiyacı doğar.
Vajinismusun çok çeşitli tedavi yöntemleri olup çeşitli egzersizler , hipnoz, botoks gibi bir çok yöntem uygulanabilmektedir. Hangi yöntemin hastaya uygun olacağı hastayla yapılan görüşmeler sonucuna göre karar verilir.
Vajinismusdaki en büyük problemlerden birisi mahrem konular olduğu için insanların çekinmesi böyle bir hastalığın olup olmadığını bilememesi ve farklı arayışlar içerisine girmesidir veya hastalığın tedavisinin olduğunu bilmedikleri için de erteleme durumu söz konusu olabilmektedir.
Vajinismus tedavisi ertelendikçe ve bu süreç uzadıkça çiftler için çok yıpratıcı bir hal almaya başlar ve kadının kendine özgüveni azalır tedavi olacağına olan inancı azalır ve kendisindeki durumun asla düzelemeyeceği düşüncesine kapılabilir.
Bu nedenle cinsel ilişkideki başarısızlık sonucunda bu sürecin çok uzatmadan çok bekleme süreci oluşmadan vajinismus tedavisi uygulayan merkezlerle görüşmeleri, bilgi almaları ve tedavilik bir durum varsa gecikmeden tedavilere başlamaları onlar için en iyisidir.
Vajinismus tedavisi sonrası hastalar en büyük korkusu tekrar hastalığın nüks etmesidir .Özellikle doğum veya adet gibi süreçler geçtikten sonra acaba tekrar yineler mi endişeleri neredeyse her hastada vardır. Tam olarak tedavi olmuş hastalarda vajinismusun nüks etmesi gibi bir durum yoktur. Vajinismusta nüks olabilmesi için bu süreçte ciddi bir travma, travmatik bir doğum ve evlilikle ,eşle ilgili ciddi bir durumun söz konusu olması gerekmektedir. Vajinismus tedavisi sonrası doğum şeklinin hiçbir önemi yoktur. Vajinismus tedavisi olan bir kişi normal doğum yapabilir eğer normal doğuma engel tıbbi bir durumu yoksa bu hastaların illaki sezeryan tercih etmesi diye bir konu söz konusu değildir.